Yapay zeka (YZ), dijital sanat dünyasını derinden dönüştüren ve yaratıcılık kavramının sınırlarını yeniden tanımlayan devrim niteliğinde bir teknolojidir. Bu makale, yapay zekanın sanatsal üretim sürecine nasıl entegre olduğunu, geleneksel sanat anlayışına getirdiği meydan okumaları ve beraberinde açtığı yeni estetik ve felsefi ufukları incelenmektedir. Makalede, makine öğrenimi algoritmalarının (özellikle GAN'lar ve difüzyon modelleri) büyük veri kümelerini analiz ederek özgün ve çarpıcı görseller üretme kapasitesi ele alınmaktadır. Bu süreç, sanatçının rolünü geleneksel bir "üretici" olmaktan çıkarak, bir "küratör", "iş birlikçi" veya "algoritma mimarı" konumuna evriltmektedir. Yapay zeka ile sanatçı arasındaki bu simbiyotik ilişki, eserin kime ait olduğu, orijinallik ve esinlenme arasındaki çizginin ne olduğu gibi temel soruları da gündeme getirmektedir. Ayrıca, yapay zekanın sanatı demokratikleştirerek, teknik beceri gerektiren engelleri kaldırdığı ve daha fazla bireyin yaratıcı ifade olanaklarına kavuşmasının önünü açtığı vurgulanmaktadır. Ancak, bu durum aynı zamanda otomasyonun yaratıcı meslekler üzerindeki potansiyel etkisi ve sanat piyasasını nasıl şekillendireceği gibi endişeleri de beraberinde getirmektedir. Sonuç olarak, yapay zeka destekli dijital sanat, yalnızca yeni bir araç seti sunmakla kalmaz, aynı zamanda sanatın doğası, yaratıcılık ve insanın kendine özgü ifade biçimleri hakkındaki felsefi tartışmaları da hızlandırmaktadır. Bu yeni ufuk, sanatçılar, teknologlar ve eleştirmenler için keşfedilmeyi bekleyen verimli ve dinamik bir alan yaratmıştır.
Yapay Zekâ, Dijital Sanat, Yaratıcı Süreç, Sanatçı-YZ İşbirliği, Jeneratif Sanat.